Turkiya madaniyati




Medeniyet ve hars. - Bir medeniyet, müteaddit (birçok)
milletlerin müşterek malıdır. Çünkü her medeniyeti, sahipleri
olan müteaddit milletler, müşterek bir hayat yaşayarak,
vücuda getirmişlerdir. Bu sebeple, her medeniyet,
mutlaka, beynelmileldir (uluslararasıdır). Fakat bir medeniyetin,
her millette aldığı hususî şekilleri vardır ki, bunlara
hars adı verilir.
Medeniyetle harsın farkları. -
1) Medeniyet beynelmilel olduğu halde, hars millîdir.
2) Medeniyet bir milletten başka bir millete geçebilir,
fakat hars geçemez.
3) Bir millet, medeniyetini değiştirebilir, fakat harsını
değiştiremez.
4) Medeniyet, usul (yöntem) ve akıl vasıtalarıyla yapılır.
Hars, ilham ve hads (sezgi) vasıtalarıyla yapılır.
5) Medeniyet, iktisadî, dinî, hukukî, ahlâkî ilh. (vs.) fikirlerin
mecmuudur (toplamıdır).
6) Hars, dinî, ahlâkî, bediî (estetik) duyguların mecmuudur.
7) Türklerde, bir cemiyetin içtimaî (sosyal) bünyesi birdenbire
yükselebilir. Bir kavmin içtimaî bünyesi, az zamanda,
aşiret bünyesinden il bünyesine, küçük ilden orta
ile, orta ilden büyük ile, büyük ilden de en büyük ile kadar
çıkabilir.
8) Bir kavmin siyasî bünyesi de tudunluktan yabguluğa,
yabguluktan hakanlığa, hakanlıktan ilhanlığa yükselebilirdi.
9) Medeniyetini değiştiren bir millette hars da değişirdi.
Fakat bu değişme, sun’î (yapay) bir sûrette olmazdı.
Tabiî bir tekâmülle (gelişmeyle) kendi kendini bir anda en
yukarıya kadar aşarak çıkardı, kendi kendine husûle (meydana)
gelirdi.
10) İktisadî silsile-i merâtibi de (basamakları da) birer birer
geçerdi.
1) Avcılar
2) Sürü sahipleri
3) Tarancılar (Ekinciler, Çiftçiler)
4) Sartlar (Tüccarlar)
5) Sanatkârlar.
Göktürklerle Oğuzların ataları demirci idiler. Demirciye
Moğollar darhan derlerdi. Dokuz atası demirci olan
adam şaman olurdu. Şamanların büyüklerine tarhan adı
verilirdi. Bundan anlaşılır ki demircilik eski Türklerce sanatların
en muhteremiydi.
Medeniyeti Tetkikteki Nisbî (Göreli) Kolaylık. – Harsı
(kültürü) teşkil eden duygular, derûnî (içten) ve samimî oldukları
için, görülmeleri ve tetkik edilmeleri (incelenmeleri)
pek güçtür. Medeniyetse, hariçte, tebellür etmiş (belirginleşmiş)
mefhumlardan (kavramlardan), kaidelerden (kurallardan),
hülasa bir sürü müesseselerden mürekkep olduğu (oluştuğu)
ve bu müesseseler harici bir gözle şey’î (objektif, nesnel)
bir surette tetkik olunabildikleri için, harsa nispetle daha
kolay tetkik olunabilirler.
Bundan dolayıdır ki, bir milletin harsına dair bir tarih
kolayca yazılamaz. Fakat bir medeniyet hakkında tarih yazılabilir.
Bir milletin geçirmiş olduğu medeniyetler tetkik
olunurken, bu beynelmilel (uluslararası) hayatlar içinde her millette, milli harsın nasıl inkişaf ettiği (geliştiği) ve nasıl
istikametler aldığı sezilebilir; mesela;
1) İslâmiyet’ten evvelki Türk harsı; “Aksâ-yı Şark Medeniyetinde
(Uzakdoğu Medeniyetinde) yaşayan bir Türk harsı”
idi.
2) İslâmiyet’le beraber devam eden Türk harsına, “İslâm
medeniyetindeki Türk harsı” dendi.
3) Tanzimat’la başlayan Türk harsına da “Garp Medeniyetindeki
Türk harsı” deniliyor.
Binaenaleyh (bu yüzden), Türk medeniyeti tarihinin
kurûn-ı ulâsında (ilk çağında) bunlardan birincisini, kurûnı
vustâsında (orta çağında) ikincisini, kurûn-ı cedidesinde
(yeni çağında) üçüncüsünü göreceğiz.
Bu kitap, iki kısma taksim edildi (ayrıldı). Aksâ-yı Şark
Medeniyeti (Uzak Doğu Medeniyeti) ehemmiyetine mebni
(öneminden dolayı) birinci kısmı işgal etti. Şark ve Garp medeniyetlerinin
her ikisini bir tek kısım addetmek (saymak)
kâfi geldi. Muhteviyatı (içeriği) vâsi (geniş) olduğundan, bu
eser, mufassal (ayrıntılı) bir kitap halini aldı. Talebemiz için
büyük olduğundan, bu eserin bir de küçüğünü vücuda getirmek
lüzumu hâsıl oldu.

uz.wikipedia.org


Uzpedia.uz